Geçtiğimiz Mayıs ayında yapılan Cannes Film Festivalinin en çok konuşulan filmiydi ve Altın Palmiye Ödülüne layık görürdü.
Ne kadar bazı eleştirmenler film de derinlik bulmasa da, filmin üstünden çartışılacak bir çok konu var..
Bir cinsellik ve büyüme öyküsü olan La vie D'Adele, lise öğrencisi Adele'nin cinsel tercihlerini ve hayata karşı tutumunu izlemekteyiz. İlk başta lise de bir erkekle ilişkisi olan Adele, mutlu olamadığını fark edince, cinsel tercihlernin faklı olduğunu görür. Yolda yürürken Emma'yla karşılaşır ve tercihini Emma'ya karşı yapar. Okul çıkışına Emma'nın gelmesiyle arkadaşları tarafından Adele ezilir ve aşağılanır. Bir birlerine aşık olan bu tatlı çift Adele'in lisesi bittikten sonra aynı eve taşınrılar fakat Adele burda kendisini yalnız hisseder, sevgilisi Emma, Adele ile pek ilgilenemez. Emma büyük bir ressam hayali olma peşin de giderken etrafına sadece sanatçılar ve ressamları kabul eder Adele ise Ana okulunda öğretmenlik yapar.. Adele pasif ve Emma aktif karakterde olduğundan Adele kendisini başka kollara atar, aynı okulda tanıştığı bir erkek öğretmenle yatmaya başlar, Emma'nın bunu fark etmesiyle Adele kapı dışarı edilir.. Gerçek aşklar hiç bir zaman unutulmaz derler yaaa.. Adele ne kadar Emma'yı aldatsa da uzun bir süre peşinden gider, fakat Emma yeni bir eş yeni bir iş ve yeni bir çocuk sahibi olur..
Yönetmen ve senarist hikayeyi bütün gerçekliğiyle ortaya dökmüş, seks, seks, seks diye bağıran fakat bu sahnelerde bile insanı bıktırmayan bir oluşum.. Oyunculuklar mükemmel, filmi izlediğiniz de oyuncuların sanki gerçekten bir birlerini çok sevdiği, ikisinin ayrı bir şekilde asla yapamadığı hissini çok basit bir şekilde alacaksınız.
Titanik sahnesi de var film de, Adele'in çıplak bir şekil de ağzında sigarasıyla uzanıp Emma'nın kendi portresini çizmesine izin vermesi. Adele'den ayrıldıktan sonra aynısını yeni eşine de yapması.. Demek ki bütün ressamlar aynı çapkınlığı yapıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder